Masumiyet Terkedildiği Zaman
Gece çok karanlıktı bizim için ve çocukların oyuncakları kırılmış, her taraf kir pas içindeydi. Nasıl tüyüyorsa sobanın dumanı öyle yanıyordu bir filistinli babanın yüreği küçücük ellerin avucunda. Sessizliğin sesi boğarken insanları gökyüzüne açıktı elleri boğulurken bir hayır duasına hasrettiler. Tükenen umutlarının içinde büyüttükleri sevgiyle uzandılar mahşere. Acının gözyaşlarında demlenen sonsuzluğun kanattığı masumiyet terkedildiği zaman insanlık çoktan ölmüştü. Geride ne toprakta filiz, ne dalında bir çiçek nede ekilecek bir tohum kalmamış umut ise doğmamış bir çocuğun nefesiydi.