-
Copyright © 2013. Created by Google Ads Uzmanı Türkiye Derya Mert
Ahh be albayım, insanlık can verdi kollarımızda feryat figan.. Rüzgar kızgın tende yanan terimi kuruttuğunda öfkemden arta kalan dürüst ama bir o kadar derin yalnızlığımızıda biz seçmedik zaten. Göz kapaklarımızdan yağan tebessümlerde hep geride kalanların eseri değil miydi?
Ah be albayım, neden bu kadar perişan olduk? Unutamadık albayım, ama biz kahrettik.. He sahi albayım bu SAR 9X kaç mermi alıyor? Rus ruleti oynayasım var.. Maksat mı? Maksat kafam dağılsın. Bu gece operasyon var elbette bize pusu atmaktan çekinmeyenleri nasıl vurduğumuzu anlatalım mı? Hem bunu anlatırken göğüslerimizi dolu yağmurundan sakınırken kahpelerin mermilerini nasıl içtiğimizden bahsedelim mi? Hani emaneti nasıl koruduğumuzdan bahsetmeyi vazgeçene kadar vurulmuşken.
Yol uzun 15 asker, bir komutan, tepede dolunay ardından çök! Oğlum ben doğmuşum fakat öleceğim ama bu gece.. “2 şehidimiz var” Albayım ben askeri birimimi anlatamıyorum. Öncüler gidip bakmış temizmiş fakat nedense kıyamet koptu. Faruk tepeye varmış, mavzi kan gölü vatan sağolsun.
Çatışma bitti albayım, içimize akan gözyaşlarımızdan damlayan esaret, gülüşlerimizden çıkan çiçek kokusu ile etrafa saçılırken boş kovanlarda etrafa dağıldı. Şimdi bütün hayallerimiz cansız yatıyor.
Bir insana insan mı denir?
Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa. Çok affedersiniz albayım yine anlatamadık!
İlk kurşunda ateş edemedik, ateşi öncüler yedi karşılık vermedik çünkü vurulmak istedik her iki taraftan. Bilemezdik albayım anlamını bilmediğimiz kelimeleri yaşadık.
Belkide bu bir demogoji aslında ideoloji. Fatih Silivrikapı’da Fakirliğin kol gezdiği sokaklarda bala çeşmesinden su içtim ben, beton kamyonu altında kalan Deli nevzat! Altı delik ayakabılarımdan gelen Mevlüt Yüksel gazeteciliğinde Hortum Süleyman, arap çocuk Tayfun Elvan galericiliği ve tahta evde boncuk boncuk tespih dizme emeği, yeteneği , kanaatkarlığı ve dostluğu, dizlere kadar uzanan parasız cepler, avizelerden geçen bir beyefendi yalnızlığından Şişhaneye sabahları Ne haber deryaya, Osmanbey‘e varan Sabri Doğan, Nuri Baba adamlığı, temizliği ve zekası. Arap cemil’in çay-kahve imbiğinden damlayan çayın, yaz akşamları kapıda oturan şen şakrak annemizin ve Arap Cemil’in nuruosmanin halı tamircisi cevheri Cem Söylemez. Parayı önce kaybedip sonradan bulan sevdiğimiz fakat Malatyalı KAYA’lardan olduğu için tam olarak çözdüğümüz bedavaya rüzgar tekstil imparatoru aynı zamanda şef bavulcu Afrikalı Zeynel!in arkadaşı Haybeci Ümit Kaya.. Lann Hikmet Amber hizaya gel..
Arpacı İsmail, Gavur ali, Deli feridun, Deli Cemil, Deli Celal, Deli Metin, Kocakafa Hasan, Yoğurtçu hasan, Kasetçi Altan, Kastelli, Piç Alaattin, Sami Özmen, Halit kaya, Fako, Kız Baki, Jomöpel Mösyö, Maradona Mustafa, Disko Kemal, Piç Arif, Akpınar, Çetin-Çağlayan, Yüksel ( Kuazimado), Burak, Serkan, Muzo, Kereste Memet, Şenol’un kahve, Kral Rafet, Çelik spor, Deli Suat, Çilek Mehmet, Emrullah, Topçu Cengiz, Deli Mete ve Babaları Ertuğrul.. Hasan Heybetli, Çene Erdoğan, Ateş Osman, Patates Osman, Pazarcı Yalçın.
The End
Hep yanlış baharlarda açmış çiçekler, kırılmış dallar, kimseyi dinlemeyen o ateş böcekleri usulca fısıldadılar bana bırak.. Sen ne zaman gülsen dün dünde kalır, başını göğsüme yasladığında sonsuz bir şimdi vardır gelecek günlerde.. Bugün attığın adımlarından başlıyor herşey. Peri kızı dualarında unutma beni, hayal edebildiğimiz herşey gerçek. Ha unutmadan
sokak lambaları tam 07:04 te sönüyor. Sana bir sorum var; ikimizi birlikte görebilmek için kaç promil gerekiyor? Sen uyurdun bilmezdin, ben uzaktan üstünü örterdim. Ne zaman mı? Her zaman..
İsimsizsin sen, çünkü konmamış adın henüz daha.. Açmamış bir tomurcuksun dalında. Ben isimsizleri severim yaşamamış olanları mesela yani hiç kirlenmemişleri. Çocukları severim, gökyüzünü mesela, denizi severim birde balık tutanları tabi. Şimdi herkes bekliyor hakettiği mutluluğu almak için kendi sırasının gelmesini..
Bazen Albay’a soruyorum herkes üstümüze geliyor ise acaba biz ters gidiyor olabilirmiyiz? Diye.. Fakat çok sevdik be albayım! Sonra ansızın aklımıza geliyor; Masallar albayım, masallar bu dünyada mutlu sonla biten bir tek onlar.. Çok sevdik lakin artık yorulduk. Allah kahretsin gözlerimiz çok ses çıkarıyor albayım. İnsan tükenirken anlatmak istemiyor, doğmakla ölmek arasında günden güne bitiyoruz. Yürümeyi öğrendiğimiz hayatta yolu bilmiyor fakat sürekli ilerliyoruz. Cümleler, kelimeler tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm öğretiler yazıtlar bazı anlamlara gelmiyor. Biz kimiz Albayım? İnsan anlatmak istiyor ama bir yandan konuşmak istemiyor.
Ben kitap değilim albayım beni okuyarak anlayamazsın. Kim bilecek acaba benim insanlarda kaçtığımı? Ama insanlar hiç gitmesinler, gitmemek üzere giderlerse çok üzülürüm dayanamam. Albayım benim başıma ne geldiyse aklımdan geldi.. Çıplaklığımız, bencilliğimiz, sefilliğimiz, ahlaksızlığımız hiçliğimizle damga vurduğumuz alçaklığımızla son mermilerimizi sürelim şarjöre, basalım tetiğe dağılsın beynimiz.
Sahi onun adı neydi? Zannetme gelip geçer, kıyamete kadar gider albayım.
Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak. Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
Hamlet..
İnsan üstün bir güzelliği özlememişimdir. Coşkun ve taşkınlığında akıl böyle deli ederken bizi yaşadıklarımız gerçeğin dışında.. Hicvettiğim her
eylemin acizliğinin öznesiyim.
Dün yolda karşılaştık, bir an gözüm ısırdı.. Ayaklarım titredi ayakta durmakta zorlandım, bir an tanıdım. Düşmemek için zor tuttum kendimi. Eski bir sevdanın dinmemiş sonbahar rüzgarı. Bulanık hatıraların çırpınarak yüreğime akışı idi. Sonrası bir şubat günü idi unutamam.
Gider kendine gömülürsün.. Çaresiz kalmayan bilmez!
Bugün cumartesi, yağmur var çok sevdiğim rüzgarda. Belki okursun diye çok cumartesi geçti, çokta pazar. Demek ki geçmiş, hala geçmemiş. Hiçbir şeyimsin.
Vazgeçince bile vazgeçemeyen herkese selam olsun!
Sen gittiğinden beri Zaman aynı zaman Saat aynı saat… Çünkü aylardan ŞUBAT.
Gerçek hayatta kendini küllerinden yaratamayan bir anka kuşu kalbini bölüşürken suç üstü yakalandı. Cezası müebbet oldu!
Kör kuyuların dibinde yusuf, zindanlarda cem sultan, kerbela çöllerinde hüseyin, sehpada pir sultan.. Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu? Sen yanma diye…
Limanı, kıyısı olmayan fırtınalı bir denizim ben!
Copyright © 2013. Created by Google Ads Uzmanı Türkiye Derya Mert